AKİT MENÜ

Ekonomi

2015’te ilk 5’te olacağız

“Üniversiteler belli kriterlere sahip olmalıdır. Bizim 22.000’e yakın öğrencimiz var ama bu önemli değil önemli olan her öğrenciye en kaliteli şekilde eğitim verebilmektir. Mesleği ile ilgili her türlü imkana sahip olmalı ve dünyayla bağlantılı olmalıdır.

2013-05-31 19:27:36

İBRAHİM ACAR / İSTANBUL
10 yılını geride bırakan İstanbul Aydın Üniversitesi, beş yıldır Türkiye’nin en çok öğrenci kaydeden vakıf üniversitesi olarak dikkat çekiyor. Sahip olduğu geniş fiziki imkanlar, kaliteli öğretim kadrosu ve teknolojik laboratuvarlar daha büyük hedeflere kilitlenmiş durumda. Florya’daki ana kampüsün bahçesindeki ‘cam ofis’te sorularımızı cevaplandıran İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, hem başında bulunduğu İstanbul Aydın Üniversitesi’ni hem de Türkiye yükseköğretiminin gün geçtikçe kızışan rekabet ortamını anlattı. Bu söyleşide Dr. Mustafa Aydın’ın özel hayatına ilişkin etkileyici detayları da bulacaksınız.
İstanbul Aydın Üniversitesi’nin özet bir tanıtımını yapabilir misiniz?
İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu Eğitim ve Kültür Vakfı (AKEV) tarafından ulusal ve uluslararası düzeyde aranılan nitelikli insan gücünü yetiştirmek amacıyla 2003 yılında kuruldu. Doğrudan Yükseköğretim Kurulu’na bağlı olarak eğitim-öğretim hayatına başlayan Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu, “Türkiye’nin ilk vakıf meslek yüksekokulu” olarak bir ilke imza attı. Üniversitemiz 2003 yılında Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu ile kurulmuş olup, başlangıçta 8 bin metrekare kapalı alana sahipken bugün bu alan 232 bin metrekareye ulaşmıştır. 2007 yılında kuruluşunu tamamlayan İstanbul Aydın Üniversitesi ise 9 fakülte, 3 meslek yüksekokul, 1 yüksekokul, 3 enstitü ve 14 araştırma merkezi ile yükseköğrenimde yerini aldı. İstanbul Florya, Bahçelievler, Beşiktaş, Kadıköy ve Bakırköy kampüslerinde 22.000’e yakın öğrenci ile eğitim hayatını sürdüren İstanbul Aydın Üniversitesi, çağın gerektirdiği insan gücünü yetiştirmek için modern ve çağdaş eğitim - öğretim ortamına sahiptir. Bölümlerinin bir kısmında eğitimini İngilizce olarak sürdüren İstanbul Aydın Üniversitesi, Türkiye’nin en güçlü akademik ve mesleki bilgi birikimine sahip, donanımlı ve deneyimli öğretim elemanlarını bünyesinde barındırmaktadır.
Üniversitenizin en çok öğrenci tarafından tercih edilen vakıf yükseköğretim kurumu olmasının sırrı nedir?
Nitelikli öğretim elemanı kadrosuna sahibiz. Yeterli fiziki ortamımız ve uluslararası üniversitelerle işbirliğimiz var. Türkiye’de ‘Yerinde Uygulama’ yapan tek ve ilk üniversiteyiz. Çift ana dal ve yan dal uygulamamızın yanısıra, ikici yabancı dili ücretsiz veriyoruz.
Türkiye’de sadece birkaç üniversitede bulunan ‘Teknoloji Merkezine’ sahibiz. Üniversitemizi tercih edip yerleşen öğrencilerimizin tamamına yakınına burs veriyoruz. Öğrenci konseyi ve çok sayıda öğrenci kulüpleriyle öğrencilerimizin sosyal yaşam ve kişisel gelişimlerini destekliyoruz. Ulaşımı en kolay ve barınma imkânlarının en çok olduğu yerleşkelerimiz var. Öğrencilerimizin yüzde 86.4’ü mezuniyetlerinin hemen ardından iş ve çalışma hayatına atılıyor.
DÜNYA İLE YARIŞIYORUZ
2015’te ilk 5, 2020’de ise dünyada ilk 500 üniversitesi arasına girme misyonunuz var…
Üniversiteler belli kriterlere sahip olmalıdır. Bizim 22.000’e yakın öğrencimiz var ama bu önemli değil önemli olan her öğrenciye en kaliteli şekilde eğitim verebilmektir. Mesleği ile ilgili her türlü imkana sahip olmalı ve dünyayla bağlantılı olmalıdır. Biz uluslararası dolaşım sağlayacak niteliklere sahip gençler yetiştiriyoruz.
Bu nedenle çıtayı her şeyde yüksek tutarak dünyayla yarışıyoruz. Hedeflerimiz hep olacak her zaman kendimizi yenileyecek ve geliştireceğiz. 2015 yılında Türkiye’de ilk 5 üniversite arasına gireceğiz. Araştırması, Ar-Ge çalışmaları, projeleri, akademik kadrosu, uluslararası öğrenci sayısı, işe yerleştirmiş olduğumuz öğrenci sayısı, dünya pazarına sunduğumuz beyin gücü gibi parametrelerle dünyanın ilk 5’inden bahsediyorum. 2020’de ise İstanbul Aydın Üniversitesi dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında yer alacak. 2023 yılı hedeflerimize gelirsek şöyle sıralayayım: 2 bin 500 uluslararası öğrenci, 300 uluslararası öğretim üyesi, asgari 20 patent, Türkiye’nin eğitiminde özel sektöründe, Türkiye’nin sanayisinde söz sahibi olan bir üniversite hayal ediyoruz.

Dr. Mustafa Aydın:
İslam Enstitüsü açıyoruz Tıp fakültemiz ile ilgi hazırlıklarımız devam etmektedir. Ayrıca İslam Enstitüsü kurmak için de çalışmalarımızı başlattık. Dünyanın önde gelen üniversiteleri ile yapmış olduğumuz akademik işbirliği protokolleri çerçevesinde,  yurtdışında ve ülkemizde ortak yaz okulları açmak, öğrenci / öğretim üyesi değişimi programlarını pek çok bölüm ve programlarda yaygınlaştırmak, yurtdışından daha fazla öğrenci ve öğretim üyesi temin etmek amaçlarımız arasındadır. Keza, üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde piyasaya yönelik bilim üretimine hız vermek, gelişen teknolojinin ve yaşanan değişimin hızına yetişebilmek için hayat boyu öğretim kavramı ön plana çıkmak da yine programımız içerisindedir.
Kurumunuzun fiziki imkanlarıyla öğretim kadrosunu yeterli buluyor musunuz?
Biz şu an İstanbul gibi bir metropolde ulaşım kolaylıklarıyla büyüyen en büyük şehir kampüsüyüz. Öğrenci sayımızla orantılı olarak fiziki ve teknolojik alt yapımızı her gün arttırıyor ve yeniliyoruz. Türkiye’nin tek bir kapalı alanda kurulu en büyük teknoloji merkezine sahibiz. Akademik kadromuz konusunda uzman ulusal ve uluslararası düzeyde birçok başarısı bulunan akademisyenlerden oluşuyor. Sektörlerden büyük destekler alıyoruz.

TÜRKÇE’DEN SONRA
EN ÇOK ARAPÇA’YA
HAYRANLIK
DUYUYORUM

Ortaöğrenimimi Trabzon’da tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesinden mezun oldum. Dil bilimi alanında master ve doktora çalışmalarımın ardından TSK bünyesinde çeşitli yurt içi görevleri yaptım. Daha sonra da ülkemizi temsilen 1983-1986 yılları arasında askeri ateşe olarak yurtdışı görevlerine atandım. 1995 yılında hizmet süremi tamamlayarak TSK’dan emekli oldum ve aynı yıl yardımcı doçent olarak İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine başladım. Akademik çalışmalarıma fırsat buldukça devam etmekteyim. Önce Türkçe sonra da Arapça’ya karşı hayranlığım var. Yayınlanmış dört eserimin yanı sıra çeşitli gazetelerde ve dergilerde yazılarım yayımlandı.
BİL HOLDİNG HANGİ
SEKTÖRLERDE VAR?
Mustafa Aydın’ın Kurucusu olduğu ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüttüğü BİL Holding, 1995 yılında BİL Öğretim Kurumları ile başladığı eğitim işinin yanısıra yayıncılık, bilişim, matbaa, inşaat, kağıt sanayi, yurt dışı eğitim, bilişim ve reklam-tanıtım alanlarında da faaliyet gösteriyor. Sosyal ve kültürel faaliyetlerini Anadolu Eğitim ve Kültür Vakfı’nı da (AKEV) aracılığıyla yürüten BİL Holding, 2003 yılında Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu’nu, 2007 yılında ise İstanbul Aydın Üniversitesi’ni kurdu.
AYDIN’IN SİVİL TOPLUM
YÖNÜ DE ZİRVEDE
Türkiye Sigarayla Savaş Derneği, Türkiye Franchising Derneği (UFRAD), Karadeniz Franchise Federasyonu, Avrasya Üniversiteler Birliği ile Küçükçekmece Kent Konseyi ve DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi başkanlığı görevlerini yürüten Dr. Mustafa Aydın, Vakıf Üniversiteleri Birliği’nin de Genel Sekreterliğini yapıyor.
SAAT 03.00’DA KALKAR
İŞLERİMİ PLANLARIM
Ben her sabah 03.00’da kalkarım. O günün planlarına bakar, raporlarımı inceler ve değerlendiririm. Organize edilecek işleri çalışma arkadaşlarıma mail atar ve paylaştırırım. Bu arada mutlaka CNN İnternationel ve El Cezire’yi izlerim. Sonra saat 05.00’da tekrar yatarım. Ama bu iki saat benim için çok verimli geçer. 06.00’da tekrar kalkar kişisel bakımımı ve kahvaltımı yaparım. 07.30 gibi de evden çıkarım.
ÖĞRENCİLERLE SPOR YAPAR
ETKİNLİKLERE KATILIRIM
İki günde bir mutlaka Üniversitedeki spor salonunda öğlenleri asgari bir saat spor yaparım. Öğrencilerimle masa tenisi oynarım. Günü sporla yarıladığımdan başkanlık ofisimde duşumu alır kıyafetlerimi değiştiririm. Üniversite de gerçekleştirilen etkinliklere katılırım.
HAFTANIN 7 GÜNÜ ÇALIŞIRIM,
AİLEME DE MUTLAKA
ZAMAN AYIRIRIM
Her akşam da mutlaka bir sivil toplum kuruluşunun etkinliği ya da toplantısına katılırım. Yani akşamları da yoğun geçiyor. En geç saat 23.30 gibi de yatarım. Haftanın 7 günü çalışırım ben ama, aileme de mutlaka zaman ayırıyorum.
GÜNÜN YARISINI BAHÇEDEKİ
CAM OFİSTE GEÇİRİYOR
Her gün mesainizin belli bir saatini kurum bahçesindeki şeffaf ofiste geçirmenizin sırrı nedir. Bunu yapmaktaki amacınız nedir?
Günün başlangıcından itibaren görüşmelerim başlar hocalarımla ve öğrencilerimizle bu ofiste görüşürüz. Burası açık bir ofis herkes bu kapıdan girebilir. Derdini anlatıp sevincini paylaşabilir. Öğlene kadar burada görüşmelerimizi yaparız. Sosyal medyada da çok fazla takipçim var, öğrencilerimiz oradan da yazar, sonra gelir bu ofiste üzerine konuşuruz. ‘Devlet üniversitelerini kent konseyleri yönetmeli’
Türkiye’deki yükseköğretim sisteminin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 Vakıf üniversitelerinin varlığı, devlet üniversitelerini rekabete zorluyor. Daha önce otoriter olarak geçinen kamu üniversiteleri, şimdi fuarlarda stand açıp kendini tanıtma ve öğrenci çekme ihtiyacı hissediyor. Bir çekişme başlamış durumda.
Bu rekabetin olması Türkiye yükseköğretiminin geleceği için yararlı buluyorum. Fakat hükümetin üniversite harcını kaldırmasını yanlış buluyorum. Böyle yapmak yerine sosyal güvenlik sistemindeki gibi bir yapı geliştirilebilirdi. Parası olandan para neden alınmasın. Durumu olmayan öğrencilerin harcını devlet ödesin ama Sabancı’nın, Koç’un torunu harç parasını neden ödemesin? Tatiline 5 bin dolar ayıran, eğitimine 20 bin dolar neden ayıramasın?  Gelişmiş dünya ülkelerinde yüzde 25 olan paralı okuma oranı Türkiye’de hala yüzde 7 civarında. 4,3 milyon yüksek öğrenim öğrencimiz var ancak bunun sadece 170 bini parayla okuyor.
DEVLET ÜNİVERSİTELERİNİ KENT KONSEYLERİ YÖNETMELİ
Kamu üniversitelerinin de hesap verebilir bir yapıya kavuşturulmasından bahsettiniz. Bu yöndeki düşüncenizin detayları nelerdir ve sizi böyle düşünmeye sevkeden endişeleriniz mi var?
Devlet üniversitelerinin de vakıf üniversiteleri gibi performans dayalı bir yönetim anlayışıyla yönetilmeli. Mütevelli heyetleri olmalı. Hatta kamu üniversitelerinin bulundukları illerdeki kamu yöneticileri, iş dünyası, sendika, STK ve diğer yerel unsurlardan oluşan Kent Konseyleri tarafından yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yoksa ‘devlet bütçeden para ayırsın biz dilediğimiz gibi harcayalım ama hesap da vermeyelim’ anlayışını çok yanlış bulunuyorum.
ŞEHİR HASTANELERİYLE İLGİLENİRİZ
Şehir Hastaneleri projesiyle ilgilenmeyi düşünüyor musunuz?
Şu an tıp fakültemiz onay aldığından zaten bir hastane çalışmamız mevcut. Diş hekimliği hastanemizde Bahçelievler’de faaliyet gösteriyor. Biz sağlık alanında da öncü rol oynamak istiyoruz. Şehir hastaneleri projesiyle de ilgilenebiliriz.

“GIDA, ENERJİ HUKUKU, SAĞLIK VE
TEKSTİL’DE İHTİSASLAŞIYORUZ”

DR. MUSTAFA AYDIN: İstanbul Aydın Üniversitesi’nin tüm fakülte ve meslek yüksekokulları, alanında önemli çalışmalara imza atmış bölümleri bünyesinde barındırmaktadır. Özellikle “Gıda” konusu üniversitemizin üzerinde durduğu önemli başlıklardan birdir. Gıda, gıda güvenliği gibi konuların en iyi şekilde çalışma konusu haline getirilebilmesi ve üzerinde araştırmaların gerçekleştirilmesi hususunda ön lisans programlarından başlayarak doktoraya kadar öğrencilerimizin eğitimlerini tamamlayabilmeleri için tüm imkânlar mevcuttur.
Gıda, Enerji Hukuku, Moda ve Tekstil Tasarımı, Ağız ve Diş Sağlığı gibi konular önceliklerimiz arasındadır. Özellikle ülkemizde Ağız ve Diş Sağlığı konusunda toplumun yeterince bilgi ve bilince sahip olmadığını düşünerek Ağız ve Diş Sağlığı konusunda çalışmalar yapmaktayız. Üniversite içerisinde elde edilen bilginin toplumla paylaşılarak, halkın ağız ve diş sağlığı konularında bilinçlendirilmesi, hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
 

Yorumlara Git

Sarıgül Mourinho'yu Uyardı! Sonun kötü olur demiştim

Uyuşturucu ile mücadelede NARVAS DÖNEMİ! Narkotik vaka analiz sistemi

22 Eylül 2024: Günün Âyet ve Hadisi

QUAD liderlerinden ‘Ateşkes’ açıklaması!

Asıl savaş Avrupa’da çıkacak gibi! Rusya’dan İngiltere’ye çarpıcı gönderme