Gündem
Kıbrıs’ta yetki Türkiye’ye aittir
Batı’da Fatih, doğuda Yavuz, güneyde Barbaros gemileriyle adanın 3 tarafında petrol ve doğalgaz arama çalışmalarını sürdüren Türkiye, Doğu Akdeniz’de enerji korsanlığına geçit vermiyor. Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin haklarını korumakta kararlı olan Ankara’nın, tehditlere papuç bırakmayacağına dikkat çeken uzmanlar, “AB’nin yaptırım blöfü boşa çıkacaktır. KKTC’nin hakları Türkiye’ye emanettir” dediler.
Avrupa’nın 50 yıllık gazı
Doğu Akdeniz çanağında bulunan doğal gaz miktarının Avrupa’nın ihtiyaçlarını 50 yıl süreyle karşılayabileceği, bölgedeki petrol rezervinin ise, bunun yarısı kadar olduğu tahmin ediliyor. Enerji devlerinin odaklandığı Kıbrıs Adası, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan Levant Havzası adı verilen bölgede 1.7 milyar varillik petrol rezervi olduğu tahmin ediliyor. Bölgedeki toplam doğalgaz rezervinin ise, 3.45 trilyon metreküp olduğu tahminleri yapılıyor.
Sofuoğlu: Türkiye haklarını korumalı
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu,
"Yaptırım tehditleri klişe"
İnsan Hakları Savunucuları Derneği (İHSD) Genel Başkanı Ali Akbaş ise, şunları söyledi: “AB’nin, Türkiye’nin Akdeniz’deki doğal gaz arama çalışmalarını ‘yasa dışı’ olarak nitelendirmesi üzerine, bu konuya vuzuhla bir yaklaşım getirmenin gerekliliği yadsınamaz bir hâl almıştır. Nitekim AB’nin, son yüzyılın en klişe diplomatik silahı olan ‘yaptırım’ tehdidini de Ankara’ya iletmesi, Türkiye açısından sondaj çalışmalarındaki kararlılığın ehemmiyetini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Aslında konu bağlamında uluslararası tarih ve normlar hiyerarşisinde nelerin yasa dışı olarak kayda geçtiğini hatırlatmak, yapılacak en açıklayıcı yaklaşımlardan biri olacaktır. AB'nin, 2004 yılında Rum Kesimi’ni siyasi ve ekonomik sorunlarını çözmeden birlik müktesebatına ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde tam üye yaparak korumaya alması yasa dışılık örneğidir. Ayrıca, kıta sahanlığı uluslararası hukukta BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (1982) ile düzenlenen bir konudur ve kıta sahanlığında, cansız doğal kaynakları araştırma, işletme, kullanma ve faydalanma yetkisi kıyı devletine aittir. Bahse konu meselemizde kıyı devleti Türkiye’dir ve uluslararası hukukun verdiği haklardan yararlanan ülkeyi yasa dışı faaliyetlerde bulunmakla nitelemek ise, Kıbrıs Meselesi için Fraktallar halinde sorun üreten AB’nin bir diğer çelişkisinden başka bir şey değildir.”