AKİT MENÜ

Eğitim

Ölçüyoruz ama neyi?

Eğitim sistemi hakkında kararların alınmasında rol oynayan değerlendirme süreçleri zaman zaman kamuoyunu meşgul ediyor. Konuyu enine boyuna Yeni Akit’e değerlendiren Çınar Koleji Ölçme ve Değerlendirme Yöneticisi Mustafa Tekinalp, dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Güncelleme Tarihi:

Ölçme ve değerlendirme denilince çoğumuzun aklına okullarda yapılan sınavlar ve onların değerlendirilmesi geldiğini dile getiren Çınar Koleji Ölçme ve Değerlendirme Yöneticisi Mustafa Tekinalp, “Ölçme ve değerlendirme birimlerinin böyle bir işlevi olmakla birlikte gerçekte ölçme ve değerlendirme bu mudur, yoksa başka bir şey midir, bu soruya doğru bir şekilde cevap vermek gerekiyor’’ dedi. Tekinalp, konunun detaylarını şu sözlerle açıkladı:

Nerede yanlış yapılıyor?

Ülkemizde resmi okullardaki ölçme ve değerlendirme uygulamalarına baktığımızda “yazılı sınavları, performans ve proje ödevlerine verilen notlar (en sonunda karne)” akla gelir. Notlar verilir ama öğrencinin neyi, nasıl anlayıp anlamadığı üzerine kimse kafa yormaz. Yani bu süreçte ölçme var, değerlendirme yoktur. Telafi için öğrenciyle kimse bire bir çalışma yapmaz. Büyük resim bize testinin kırılmış olduğunu söylemektedir. Oysa eğitim ve öğretimde öğrencinin ilgili dersin kazanımlarını ne kadar öğrendiği ya da öğrenemediği ve bunun nedenleri, ayrıca bunları hayatına aktarıp aktaramadığı, hangi durumlarda nasıl beceriye dönüştürdüğü vs. tespit edilmeden öğrencinin değerlendirilip ona karne verilmesi eğitimde yapılabilecek en büyük yanlışlardan biridir. İşin aslına baktığımızda özel okulların birçoğu da eğitimde henüz bu dar çerçeveyi aşabilmiş değildir. Ancak bazı özel okullar -ki bunlardan biri de Çınar Koleji’dir- eğitimin ne denli önemli olduğunun farkında olarak bünyelerinde ölçme-değerlendirme birimleri oluşturmuşlar, bu birimler sayesinde de öğrencilerini yakından takip etmektedirler.

Bilgi kadar duygu ve tutumlar da önemli

Türkiye’de eğitimde ölçme ve değerlendirme çalışması olan bazı kurumlarda bile öğrencinin bilişsel (bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez) becerilerinin ölçülmesi akla gelir ki ölçüm araçlarının içeriklerindeki nitelik sorunlarından dolayı bunların da sağlıklı ölçüldüğü iddia edilemez. Oysa öğrenci sadece bilişsel alandan ibaret değildir. O bir insan ve onun duyuşsal alan (duygu-tutum) becerileri de var. Hem de bilişsel becerilerinden daha az önemli değildir. Düşünün, tüm okullar öğrenciye bilişsel alan karnesi veriyor ama hiç kimse duyuşsal alan karnesi veremiyor. Türkiye’de ve dünyada eğitimin şu anda en büyük problemi budur. Çünkü ülkemizde duyuşsal becerilerin ölçülmesi maalesef sağlıklı bir şekilde yapılamamaktadır. Çünkü bunu ölçebilmeniz için eğitimde daha fazla atölye, laboratuvar ve benzeri sınıf dışı mekanlara ihtiyacınız vardır.

Eğitim sadece sınıfta verilmemeli

Eğitimi sınıfın dışına çıkarmanız gerekir. Bu mekanlarda öğrencileri gözlemlemeniz, onların yaşadıklarının yanı sıra eğitim adına, beceri adına bir şeyler yaptırıyor olmalısınız. Materyallerinizi ve eğitim öğretim yöntemlerinizi mümkün olduğu kadar çeşitlendirmeniz, bunun yanında öğretmenleriniz yeni neslin pedagojik seviyesine göre beceri ve proje temelli ders işlemelidir. Gerekirse derse aynı anda birden fazla öğretmeniniz girebilmelidir. Ayrıca bütün bunlar için uzmanlarınızın elinde değerlendirme ölçütleri olmalıdır. Hadi tüm bunları yaptınız diyelim, bu eğitimde asıl olan çalışma ve verileri değerlendirecek yeni tarz rehberlik uzmanlarınızın ve öğretmenlerinizin de olması gerekir.

İthal formlarla yol alınamıyor

Şu anda değerlendirmenin en önemli alanlarından biri olan rehberlik adına Türkiye’de yurt dışından ithal edilmiş birtakım formlarla öğrencilere bazı testler uygulanıyor. Tabii yerli çalışmalar da hiç yok değil ama onların da esinlendikleri kaynak yine batı. Oysa Batı paradigmasının eğitim felsefesine hiçbir insani değer katmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu paradigmanın amacı sektörlere yetişmiş insan gücü sağlamaktır. Oysa bizim medeniyetimizde eğitimden amaç insanın hakikat yolculuğunda ona yardımcı olmaktır. Bizim inanç değerlerimiz insanı, insan-ı kâmil yapma yolunda varını yoğunu ortaya koyup ona yaratandan ötürü değer verirken batıdaki anlayış öğrenciyi ve eğitimi bir sektör haline getirip oradan birilerine kazanç kapısı oluşturmak gibi bir amaca matuf çalışır. Batı paradigmasının eğitim programı bilgiyi ticaret metaı olarak gördüğü için hep bilişsel alana oynamıştır. Dünyada bu alandaki tüm uygulamalarda Batı’nın çıktıları kullanılır. Tüm yatırımlar bu alana yapılır. Oysa eğitimin diğer temel ayağı olan duyuşsal alanın eğitilmesi, insanı insan yapan değerlerin bu alanda olması açısından önemlidir.

Dikkat çekici bir tespit daha

Bilen insan değil bildiğini içselleştirmiş, pozitif olarak yaşamına aktarmış insan dünyaya daha fazla değer üretecektir. Bilme eylemi başarı kavramıyla birlikte anılır. Sadece bilmeye odaklanan insan başarı odaklıdır. Duyu ve duyguları dışarıda bırakarak sadece başarı odaklı olmak ülkemizin içinde bulunduğu bir tehlikedir. Çünkü eğitimde en çok ulusal sınav yapan ülkelerden biriyiz. Bu da ister istemez öğrencilerin birbirleriyle rekabet etmesine yol açıyor. Duyuşsal alanını sağlıklı eğitemediğiniz öğrenci diğer bir öğrenciyi geçmek için – çünkü onu rakip olarak görür- (batı paradigması) her şeyi yapacaktır. Psikolog-yazar Acar Baltaş’ın konuyla ilgili değerlendirmesi çok çarpıcıdır;  “Sadece başarı odaklı insanlar, başarısız olduğunda sebebi dışarda arar. Kolay yalan söyler, kolay hile yapar. Bunlarda özgüven tavan, özsaygı tabandır. Özsaygı insanın kendine bakmasıdır. Özgüven dışardan nasıl göründüğü ile ilgilidir.

Olması gerekeni yapan da var

Ülkemiz ve dünyada genel olarak uygulanan ölçme-değerlendirme pratikleri bu minvaldedir. Peki bu işi olması gerektiği gibi yapan kurumlar yok mudur, elbette var. Kurulduğu günden bugüne tam 25 yıldır insanlığa örnek ve önder nesiller yetiştirme idealini eğitimin merkezine konumlandıran Çınar Koleji eğitimde ilklerin öncüsü olmuş bir eğitim kurumu. Eğitime yepyeni bir bakış açısı getirerek öğrencilerin birbirinden farklı yetenek ve kabiliyetlerini keşfeden ve 18 atölyeden oluşan Türkiye’nin ilk Yaşam Becerileri Merkezi’ni hayata geçirerek dev bir adım attı. Tek başına bu projeyle bile son 200 yıldır eğitimde hâkim bir anlayış olan eğitimi dört duvar arasına hapsetme (kilise yöntemi) geleneğinin değişmesine öncülük etti.

Çınar Koleji Türkiye’nin ilk Yaşam Becerileri Merkezi’nde yıllardır uyguladığı Çınar Eğitim Modeli (ÇEM) ile öğrencilerin yetenek temelli eğitilmesi modelini tartışmaya başladı. Bu sayede Bireysel Gelişim Dersleri (BGD) eksenli çalışmalarla yatay değil dikey bir anlayışla öğrencilerin birçok alanda derinleşmesini sağlayarak eğitimde yepyeni bir bakış açısı sunmaktadır. ÇEM’de 3 yıl önce başlatılan Beceri Temelli Soru tipi resmi okulların gündemine henüz bu yıl girebildi. Hâlâ birçok özel okulun gündeminde yok bile. Bu yeniliğin devamı niteliğinde iki yıl önce uygulamaya alınan “Tam Öğrenme Haftaları” sayesinde Çınar Koleji öğrencileri o güne kadar öğrendiklerini tekrar etme olanağı buluyorlar. Her dönemde birer haftalık periyottan oluşan bu yeniliği Milli Eğitim Bakanlığı ilk defa bu yıl ara tatil uygulamalarıyla ülkemizde uygulamaya aldı.

Tatlı rekabet eşliğinde eğitim

Yine ÇEM odaklı ölçme ve değerlendirmede uygulanan KTT ve Başarı İzleme Sınavları, ara deneme sınavları, 8 ve 12. Sınıflar için yoğunlaştırılmış sınav programı, deneme ve kamplar sayesinde Çınar Koleji öğrencileri tatlı bir rekabetin olduğu bir ortamda öğreniyor ve hayata hazırlanıyor. Bunun yanında ÇEM çerçevesinde uygulanan karakter eğitimi çalışmaları sayesinde öğrencilerin duyuşsal alanlarının eğitilmesi de ihmal edilmiyor. On yıldır, düzenli bir program dâhilinde, her hafta bir kitap okuyup tahlilini yaparak yorumlayan, analitik değerlendirmelerle doğruyu-yanlışı ortaya koyabilen, düşünce üretebilen öğrenciler Genç Düşünce Platformu (GDP) gibi çalışmalarla fikri anlamda da donanımlı bireyler olarak yetişiyorlar.

Nitelikli eğitim kadrosu

Eğitimde çeyrek asırlık bir tecrübe ve birikimle oluşturulan Çınar Eğitim Modeli (ÇEM),  nitelikli ve özverili bir eğitimci kadrosunun rehberliğinde bugüne kadar iki binden fazla mezunu ülkemizin aydınlık yarınlarının çınarları olacak bir şuur ve anlayışla toplumsal hayata kazandırdı. Çünkü Çınar Koleji’nde her bir öğrenci “bugünün fidanları, yarının çınarları” idealiyle hayata hazırlanır.

“Bizi biz yapan değerleri yaşıyor ve yaşatıyoruz”

Değerler eğitiminin en önemli gayesinin, çocuklarımızın yüreklerini, yaratılış gayemiz doğrultusunda, insanı insan yapan değerlerle donatmak olduğunu dile getiren Çınar Koleji yönetimi, “Bu doğrultuda değerler eğitimi “Başarılı ve Erdemli Nesiller” yetiştirmek için eğitim hayatında önemli bir yere sahiptir. Okulumuzda çocuklarımızın; inançlı, ahlaklı, vatanını milletini seven, topluma yararlı insanlar olmaları için çeşitli eğitim çalışmaları yapılmakta; bizleri değerli kılan ahlaki özelliklerimizi ve değerlerimizi bilen, yaşayan ve yaşatan nesiller yetişmesi için çeşitli önemli faaliyetlere imza atılmaktadır’’ mesajını veriyor.

Yorumlara Git

Binlerce sayfalık Epstein belgeleri yayınlandı

Koalisyon güçlerinden Suriye'de DEAŞ'a yönelik dev operasyon

İsrail’den dijital algı savaşı: ChatGPT ve algoritmalar propaganda için devrede

Polislere ateş açıldı

Seda Sayan'dan Güllü itirafı: Geçmişte okul taksitlerini ödedim...