Sözcü, “Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu olan Lozan anlaşmasını karalayanlar için yüzyıl doldu. Sosyal medyada tepki gösteren yüz binler ‘Hadi bakalım kazma kürekleri alın kazmaya başlayın’ diye dalga geçti” diye yazdı.

Akit TV’de Murat Alan’ın sunumu ve Yeni Akit Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu’nun yorumlarıyla ekranlarınıza gelen Manşetlerin Dili’nde, Sözcü’nün bu saçma haberi de masaya yatırıldı.

Konuya dair değerlendirmelerde bulunan Karahasanoğlu şunları söyledi:

Lozan’a bakış açımız sadece ve sadece şöyle; Ben 100 yıl sonra artık madenleri arayabilir hale geleceğiz çünkü Lozan sözleşmesinde gizli madde var şeklindeki anlatımı çok yaygın olarak bilmiyorum. Ben de hiç tekrarlamadım öyle bir maddeyi. Şimdi bilmediğim, gizli dediğim bir maddeyi o zaman belgesini sunmam gerekir. Ama şimdi bu şekilde bir söylem varsa, bu söyleme karşı çıkan kemalistlerin şunu net olarak ifade etmeleri gerekir;

“Türkiye'de doğal gaz, petrol, maden yok” mu diyorsunuz? Onu mu söylüyorsunuz? Yani kazma kürekle de olsa insanlar eğer madenleri aramak istiyorlarsa, madenlerimizi bulup çıkartmak istiyoruz diyorlarsa… Suriye'de var petrol, Irak’ta var, İran’da var, yukarıda kuzeyde Rusya'da var aşağıda tam olarak Akdeniz’in altında doğal gaz Akdeniz'in içinde Rum kesimi buluyor, İsrail buluyor, bu çerçevede “Madenlerimiz vardır biz bunları aramamız lazım” deyip belki birileri de ya işte Lozan'da bir madde vardı çok fazla arayamıyorduk bundan sonra daha rahat bir şekilde arayacağız diye bir motivasyon kaynağı da oluşturuyorsa, bundan niye rahatsızlık duyuyor ki Sözcü gazetesi?

Kamuoyunda ciddi eleştirilerin en başında şu geliyor, biz İzmir'den Yunan'ı denize döktük mü döktük, Fransızlar İtalyanlar hepsi tasının toprağını alıp 1922 baş komutanlık savaşı ile alıp gittiler mi gittiler. Biz Anadolu'da kendi kanımızla aldığımız yerleri ayrıca bir de sözleşme ile mi tapusunu alacağız? Zaten bu topraklar bizimdi. Adamlar geldiler 3 günlüğüne 5 günlüğüne bir yıllığına 2 yıllığına işgal ettiler. O işgali bir sözleşme ile şununla bunla değil kanımızla kurtardık. Kanımızla kurtardıktan sonra bunu sözleşmeye bağlamanın ne zorunluluğu var? Farz edelim ki Lozan sözleşmesini yapmadık e dökmüşüz Yunan'ı denize zaten? Ne yapacak İzmir'e tekrar mı girecek Yunan, “Sözleşme yapmadık sizinle tekrar giriyorum” mu diyecek, veya Sözleşme yaptık diyerekten gireceği varsa “sözleşme yapmışız biz girmeyelim” mi? Eğer sözleşme ile gidip girmemek belirleniyorsa şimdi şu an Ege'de yaptıkları haltlar neler?