İşte Stratejik Düşünce Enstitüsü Yazarı Alper Tan'ın kaleme aldığı “PKK Üzerinden Türkiye’ye Mesaj Veren ABD ve İsrail’e Bizim de Mesajımız Var” başlıklı o yazısı;

Irak’ın kuzeyinde devam eden Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde Aralık ayının son çeyreğinde kısa aralıklarla çıkan çatışmalarda maalesef 12 kahraman askerimiz taşeron terör örgütünün kurşunlarıyla şehit oldular.

PKK/YPG’nin bu son eyleminin amacı ve niyeti bellidir. Tüm devlet, millet olarak kilitlenmiş ve kenetlenmiş olduğumuz Filistin/Gazze savaşında, Türk devletine, Türk milletine bir mesaj verilerek buradan bizi uzaklaştırıp, enerjimizi, gücümüzü Irak ve Suriye’ye yönlendirmek istemektedirler.

Bu mesajı veren, getiren “postacı” konumundaki görevli terörist örgüt/uşak PKK’dan ziyade, mesajı postaya atan, ABD ve bazı Avrupalı devletler ile onların Ortadoğu’daki devlet görünümlü terör yönetimi İsrail gibi şer odaklarının anlayamadıkları ya da anlayıp test etme ihtiyacı hissettikleri bir şey var. O da Türkiye’nin, artık Türkiye ve Türk milletinden ibaret olmadığıdır.

Türkiye artık coğrafya ve devlet olarak sınırlarını çoktan aşmış olup Asya’dan, Afrika’ya, Afrika’dan, Güney Amerika’ya, Kafkasya’dan, Avrupa’ya kadar her bir noktada küresel bir güç haline gelmiştir. Türkiye, Batılıların, içine sığdırmaya çalıştığı “ulus devlet” cenderesinde çıkmış, 2 milyarlık devasa bir ümmet ordusu, kardeşlik gücü, dayanışma ruhu, hedef birlikteliği ile çok farklı bir boyuta yükselmiştir. Türkiye, mazlum milletlerle başlattığı temaslarla ve kitlelerin ruhunu coşturan, aksiyon ve atılımlarıyla insanlığın büyük kesimini, ruhen ve bedenen birbirine kenetlemiş, materyalist Batı medeniyetinin pek de anlayamayacağı ve başa çıkılması çok zor büyük bir aktör haline gelmiştir. 

Devletimize, milletimize, ülkemize mesaj taşıyan kahpe teröristlere ve mesaj gönderen soykırımcı katil devletlere şunu söylemek isteriz ki; sizler, sınırları ve mevcudiyeti belli olan ama ruhani olarak hiçbir yere sığmayan Filistin’i, Gazze’yi bile seksen gündür, havadan, karadan, denizden aralıksız yağdırdığınız milyonlarca bombalarla bile neden bertaraf edemediğinizi düşünün. Bunun sebeplerini, gerekçelerini oturup bir kez daha tetkik edin. Eğer bu tetkikler sonucunda hakikati bulma noktasına gelirseniz gerçeği de görürsünüz.  Böylece bu büyük devlete, bu necip millete, bu masum ve mazlum ümmete niçin bir daha asla dokunamayacağınızı anlar ve silkelenip kendinize gelirsiniz. Aksi takdirde “sizin anlayacağınız dilden” aklınızı başınıza getirecek, hakikati gösterecek bir dünya ortamına hep beraber girmiş oluruz.

Madem, dünyanın çok güçlü ülkelerisiniz, neden kaçak güreşiyorsunuz? Neden vatan hainleri üzerinden yani taşeron kullanarak bu ülkeyi yıkmaya çalışıyorsunuz? Güçlü iseniz çıkın açık açık savaşın bu devletle, bu milletle. Buna cesaret edemezsiniz. Çünkü siz de biliyorsunuz bu iş, göründüğü gibi değil. Kahpe ayak oyunlarını bırakıp harbiden bir savaşa tutuştuğunuzda, sizin ne “süperliğiniz” ne de “gücünüz” kalır... Zaten kalmadı ki! Avuç içi kadar Gazze’de bile küçücük Hamas’ın tünellerine girip onu yok edemediniz. 3 aydır masumların üzerine bombalar yağdırdınız ama esir vatandaşlarınızı kurtaramadınız. Salakça yöntemlerle kendi vatandaşlarınızı da öldürüyorsunuz.

İnsanlığı temsil eden hiçbir değeri taşımıyorsunuz. Makul bir savaş stratejisine sahip değilsiniz. 7 Ekim’de yediğiniz darbe ile öyle bir şoka girdiniz ki 3 aydır hala kendinize gelemediniz. Kayıtsız şartsız mermi ve coşku veren arkanızdaki katil devletlerin ilanihaye arkanızda duracağını zannediyorsunuz. Dünyada, sahte de olsa var olan “soykırıma uğramış masumlar” imajınız, “dünyanın en katil ve en soykırımcı halkı” imajına dönüştü ve artık tarih boyunca boynunuza takılan bu tasma ile anılacak ve insanlığın “nefret objesi” olarak yeryüzünün her köşesinde itilip kakılacak, kaçmak için fareler gibi delik arayacaksınız.

Yeni doğmuş binlerce bebeği bile bile katlettiniz. Sivil, çocuk, kadın, yaşlı, masum demeden acımasızca, korkakça, kitleler halinde, beyinsizce her yanı bombalıyor, öldürüyor, yıkıyor ve yok ediyorsunuz. Daha doğrusu yok ettiğinizi zannediyorsunuz. Gazze’de 20 bin insanı şehit ettiniz ama dünya haritasında Filistin’in yerini dahi bilmeyen Müslüm/gayrimüslim milyarlarca insanı Hamas yaptınız. Filistin topraklarında dahi dalgalanmasına mani olduğunuz Filistin bayrakları artık sizi destekleyen ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Belçika dahil yerkürenin her köşesinde ve hatta Filistinli olmayan Müslümanlar, Hristiyanlar, sağduyulu Yahudiler ve vicdanını kaybetmemiş milyarlarca insan tarafından özgürce dalgalandırılıyor.

Öldürerek, yakarak, bombalayarak, yıkarak, soykırım yaparak kazanacağınızı mı zannediyorsunuz..? Savaş böyle kazanılsaydı ABD ve yanındakiler Afganistan’da kazanırdı. Savaş böyle kazanılsaydı Irak’ta kazanırlardı.

Onlar çoktan kaybettiler. İsrail de kaybetti. Şimdiden ilan ediyoruz: İsrail kesinlikle kaybetti. İsrail, kendisine silah, bomba, para ve coşku veren bazı devletlerin kendisini desteklediğini zannediyor. Bu devletler, Tel Aviv’e verdikleri bu sınırsız destek ile İsrail’i ve Yahudileri Müslümanların ve vicdanını kaybetmemiş toplumların nefret objesine dönüştürdü. ABD ve Avrupa, bu nefreti büyüterek aslında 1930’larda Hitler Almanya’sının Yahudilere yaptığını bu defa Müslümanların Yahudilere yapmasını, Hitler soykırımı ile kurtulamadıkları Yahudilerden bu defa Müslümanların eliyle kurtulmak istiyor.

Son kahpe saldırılarla da 12 kahraman askerimizi şehit ettiniz ama milyonlarca insanımızı komando ruhuyla, mücahit ruhuyla savaşçı yapıp kendinize bir kez daha düşman ettiniz. Nefreti katmerlediniz. Hadi bakalım devam edin, biraz daha gayret edin. Gayret sizden SONUÇ hiç şüphesiz ALLAH’tandır. Görelim dünya kaç bucakmış, görelim, savaş nasıl kazanılıyormuş...