Ekonomi
'Emeğimizi sömüren faizle savaşmalıyız!'
Ali Rıza Demircan Hoca Faiz belasını yazdı: “Sömürücü faizci bir düzene ilkel seküler bir toplumda değil, İslam-Fıtrat çizgisinde birlikte yürüyen medeni bir toplumda karşı çıkılabilir” kaydını koyarak başlayalım.
Ali Rıza Demircan Hoca Faiz belasını yazdı: “Sömürücü faizci bir düzene ilkel seküler bir toplumda değil, İslam-Fıtrat çizgisinde birlikte yürüyen medeni bir toplumda karşı çıkılabilir” kaydını koyarak başlayalım.
FAİZ İSLAM HUKUKUNDA CEZA GEREKTİRİR SAVAŞ SUÇUDUR
Şanı yüce olan Rabbimiz Mekkî Rûm sûresinin 39. âyetinde faizi yermiş, Medenî Âl-i İmran Süresinin 130. âyetinde birleşik faizi yasaklamış ve Bakara 275 ile de faizi tüm türleri ile haram kılmıştır.
Rabbimiz, haram kılındığını bilerek faizli işlemleri sürdürenlerin Cehennem azabı ile cezalandırılacaklarını da bildirmiştir. (Bakara 275) Ancak âhiret cezasıyla yetinilmemiştir.
İslâm Dîni’ne gerçekten inanılıyor/güven duyuluyorsa faizli işlemlerin bırakılması, aksi takdirde kendilerine Allah ve Peygamberi tarafından bir diğer anlatımla İslâm Düzeni tarafından savaş açılacağı bildirilmiştir. (Bakara 275, 278-9)
“Ey iman edenler! Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, eğer Allah’a yürekten inanıyor/güveniyorsanız, faizden kaynaklanan kazançların tümünü bırakın, faizli uygulamadan vazgeçin!
Eğer böyle yapmazsanız, Allah’a ve Elçisine savaş açmış / Allah ve Elçisi tarafından da size savaş açılmış olacağını bilin. Ama eğer tövbe ederseniz, ana-paranız sizindir; onu ı geri almaya hak kazanırsınız: Böylece ne zulmetmiş ne de zulme uğramış olursunuz.” (Bakara 278-9)
İSLAM TOPLUMUNDA FAİZ HARAMDIR/YASAKTIR
Peygamberimiz bu âyetlerin çizgisinde yönettiği İslâm Toplumu’nda faizi müminlere yasakladığı gibi egemenlik alanı içindeki gayr-ı müslim topluluklara da yasaklamıştır. Mesela Necranlılar ve Taiflilerle yaptığı anlaşmalarda faizli işlemler yapılmayacağı şartını koymuş, bu yasağı ihlal edeceklerin yapılan sözleşmelerin sağlayacağı dokunulmazlıklardan yaralanamayacakları açıklanmıştır.
Necran Hıristiyanları
Hz. Peygamber İslâm uyruğunda bulunmayanlara ribayı/faizi terketmeleri gerektiğini teklif etmediği halde İslâm’ın zimmetini kabul eden Necran Hristiyanlarına riba yememek ve riba yedikleri takdirde zimmetin sağladığı haklardan mahrum olacaklarını bildirmek üzere onlara “Ya ribayı terkedersiniz ya da Allah ve Resülünden harb açılacağını bilmiş olursunuz” denilmiştir. (Hamdi Yazır, 212 Hak Dîni Kur’ân Dili, Bakara 2/279. Ayrıca bak. M. Hamidullah İslâm Peygamberi, Madde, 1029)
Taif Putperestleri
Taifliler diğer bazı şartlar yanısıra faize izin verilmesi koşuluyla Müslüman olacaklarını bildirdiler ise de bu şart Peygamberimiz tarafından kabul edilmemiştir. (T. D. Vakfı İslâm Ans. 39/445)}
Yukarıda değinilen Bakara sûresinn 279. âyetinde, “Eğer faizli uygulamayı bırakmazsanız Allah’ın ve Elçisinin (İslâmi Düzen’in) size harb/savaş açacağını bilin…” buyrulmaktadır.
FAİZ UYGULAMASI SAVAŞ AÇMADIR
Hac 39, Nisa 91 ve Bakara 190’da açıklandığı üzere Kur’ânî düzende savaşa girilmesi ancak savaş açılması durumunda meşru olacağı için faiz sistemini kurup yaşatma savaş ilan etmedir. Bu sebeple Bakara 279, “savaş açtığınız için size savaş açılacağını bilin “şeklinde anlaşılmalıdır.
Bu âyette “harb “sözcüğü kullanılmaktadır. Faiz sistemini kurup işletmek savaş açma olduğu için İslâm Düzeni tarafından savaş açılma sebebi olacaktır. Hz. Ebubekir döneminde İslâm Devleti’ne ödenmesi gereken zekâtları vermeyeceklerini bildiren topluluklara toplumsal kaos olarak açıklanabilecek Fesad’a sebebiyet verdikleri için (Allah bilir Mâide 33’den dolaylı bir çıkarımla ve) sahâbelerin onayıyla savaş açılabildiğine göre faizli işlemleri sürdüreceklerini bildirilen topluluklara ve fertlere de Kur’ân’ın sarih hükmü gereği savaş açılabileceği zahirdir. (T. D. Vakfı İslâm Ans. 10/1008)
FAİZLE SAVAŞ AÇANLARLA SAVAŞILIR
İslâm Düzeni’nin egemen olduğu toplumda Müslüman veya gayrı müslim faizciler bir güç oluşturup faizli yapıyı kurup işleteceklerini bildirir ve filen uygulamaya geçerlerse onlar üzerine silahlı kuvvetler gönderilerek savaş açılabileceğini açıkladık. Ancak savaş açılması gereği yalnızca Bakara 279’un gereği değil, Maide 33’ün de icabıdır. Bilinmesi gerektiği üzere Maide sûresinin 33. âyetinde şöyle buyurulmaktadır:
“Allah’a ve Elçisi’ne karşı harb edenlerin/savaşanların ve yeryüzünde fesadı yaymaya çalışanların cezası öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut yeryüzünden sürülmeleri/hapsedilmeleridir. İşte bu, onların bu dünyada uğrayacakları aşağılıktır. Öteki dünyada ise [daha] korkunç bir azaba uğrayacaklardır.”
Yönetici konumunda olan Peygambere savaş açılabileceği düşünülebilirse de Allah’a savaş açılamayacağından ayeti, Allah’ın ve Elçisinin koyduğu yasaları uygulayan İslâm Düzeni’ne baş kaldırı olarak algılamak konumundayız
(Bu âyetle ilgili çelişik görüşleri bir arada görmek için bak. Hayrettin Karaman… Kur’ân Yolu 2/260)
Bu âyette “Yuharibunellahe ve Resulehü ve yes’avne fil’erdi fesaden/Allah’a ve Elçisi’ne karşı harb edenlerin/savaşanların ve yeryüzünde fesadı yaymaya çalışanların” şeklinde “savaş açma ve fesad çıkarma” fiileri kullanılmaktadır.
Faiz Sistemi’ni ikame etmenin Allah’a ve Resûlü’ne savaş açma fiili olduğunu Bakara 279 dan biliyoruz. Bu fiilin faiz yoluyla toplum servetini sömürme girişimi olarak fesad suçunu içerdiği de açıktır.
FAİZ FESAD /DENGELERİ BOZMADIR
Yeryüzünde Fesat çıkarma, Kur’ân’ın bütünlüğü içinde İslâm Ülkesi ve antlaşmalar yaptığı ülkelerde can dokunulmazlığını çiğneme, malların değerleriyle oynayıp onları batıl yollarla yeme, ürünlerin özgün yapısını bozma ve nesli ahlâken çökertme şeklinde anlaşılmalıdır. (Bak. Bakara 205; Hûd 84-5; Tâhâ 81)
Dolayısıyla faiz sistemini ikame Maide 33’ ün icabı olarak da savaşılması gereken bir sosyal olgudur ve bu âyet şöyle anlaşılmalıdır:
“ Allah’a ve Elçisi’ne karşı harb edenlerin/savaşanların ve yeryüzünde (İslâm ülkesinde veya islâm ülkesinin anlaşma yaptığı ülkede) fesadı yaymaya çalışanların -silahlı veya silahsız başkaldırı şekline göre- uygulanacak ceza ise öldürülme, asılma veya el ve ayakların çaprazlama kesilmesi ya da sürgün edilmedir. “
Maide 34’e göre bu cezanın bir kısmından olsun kurtulabilecekler yenilip yakalanmadan/ele geçirilmeden önce tövbe edip teslim olabilenlerdir.
TOPLULUKLA SAVAŞ, FERTLERİ KISITLAMA
Kur’ân ve Sünnet yasalarına göre yönetilecek toplumda baş kaldırıcı bir güç oluşturmaksızın Müslümanlar veya gayr-ı müslimler tarafından ferd ferd yapılacak faiz eylemlerine de savaş ilan edilebilir. Savaş açmak mutlaka öldürmek anlamına gelmeyeceği için bu savaş, İslâm toplumunda kaos oluşturabilecek israrkâr faizci fertler için siyasî, ekonomik ve toplumsal aktivitelerini engelleme, hukukî ve malî yönden cezalandırma şeklinde olabilir. Suça birebir karşılık olarak nitelenebilecek Kur’ânî ceza, bu tür cezaların mesnedini oluşturabilir. Şûra 40 da şöyle buyrulur:
“Bir suç, ancak her yönü ile ona denk olacak bir ceza ile cezalandırılır. Kendisine karşı suç işlenmiş kişi bağışlar ve uzlaşıyı sağlarsa mükâfatını Allah’tan alır. Allah cezalandırmada aşırı gidenleri sevmez.”
İslâm Ceza Hukuku’nda tüm suçlara uygulanabilecek genel bir yasa olan bu âyet ve benzerlerine göre verilebilecek ceza, kısmen işaret edildiği üzere toplum düzenini bozmak olarak başta kamu haklarından yoksunluk, ticaretten, ithalat ve ihracattan men veya faiz yoluyla kazanılanın bir misli malî ceza ya da benzerleri olabilir.
Bakara 275 ve devamı ayetlerin nüzul sebebi olarak zikredilen aşağıdaki rivayet -Salât üzerine olsun- Peygamberimizin ceza uygulattırdığını göstermektedir: Mekkeli Ben-ü Müğîre ile Taifli Ben-ü Amr kabileleri arasında faiz yasağı gelmeden önce başlamış faiz ilişkisi problem oluşturur:
Ben-ü Müğîre birikmiş faiz borlarını ödemek istemez. İhtilaf ı Peygamberimize bildirilir. O da genç Mekke valisine gönderdiği talimatla faizi sürdürmek isteyenlerin savaş ilan ederek cezalandırılmasını emir buyurur. (Suyûtî ed-Dürru’l-Mensûr… Bakara 2/279, 1/366)}
Faizli işlemleri sürdüreceklerin anaparalarını kaybedeceklerine Bakara 280 de işaret etmektedir.
BİZLER DE FAİZE SAVAŞ AÇMAKLA YÜKÜMLÜ MÜYÜZ?
Yineleyelim: Şanı yüce olan Rabbimiz Mekkî Rûm sûresinin 39. âyetinde faizi yermiş, Medenî Âl-i İmran Süresinin 130. âyetinde birleşik faizi yasaklamış ve Bakara 275 ile de bütün türleri ile haram kılmıştır. Faizin yasaklanış süreci yıllar içinde gerçekleşmiştir.
Ülkemizde 51 banka, yaklaşık12000 küsür şube ve 210 000 çalışan ile devasa bir yapı oluşturmuş olan Faiz Ekonomisine, 2022 yılı bütçesinde ayrılan faiz ödemesi 240 milyar TL idi. Dört yılda 11 katı artarak 2026 bütçesinde ayrılan faiz ödemesi 2.7 trilyon lira oldu. Özel sektörün ödeyeceği faiz ise bunun iki katıdır.
Böyle bir ülke kanı emilen borçlu fakir bir ülke olmaz da ne olur?
FAİZ YASAĞI HEPİMİZİ BAĞLAR
Rabbimizin Faizle savaş emri (Bakara 279) hepimizi bağlar. Bu emri ile Allah faizli işlemler yapmak şöyle dursun faize savaş açın buyuruyor. Biz de savaş açacağız ki Allah bize savaş açanları bizim elimizle cezalandırsın. (Tevbe 9/14, 52) Ancak sorumluluğumuz gücümüzle sınırlıdır. (Teğabun 16)
Mücadelemizin başarılı olabilmesi için merhale merhale mücadeleyi içeren Kur’ânî yöntem izlenmelidir. Buna göre faize karşı kültürel bir savaş açılmalıdır. Onun ekonomik bir zulüm ve kitleleri sömürü aracı olduğu açıklanmalı, propaganda edilenin aksine ekonomik kalkınmayı engellediği ve hayatı sabit gelirliler aleyhine çekilemez hale getirdiği bilimsel bir dille ifade edilmeli, uğratacağı Cehennem azabı da dile getirilmelidir.
Bunun yanısıra faizin alternatifi olan şirketleşmeye ve etkin borsacılığa teşvikler yapılmalıdır. Bu çalışmalarımız sürekli ve toplumumuzun her kesimine yönelik olmalıdır. Bilmeli ve inanmalıyız ki uğrunda mücadele verenlere Rabbimiz, yardım edeceğini ve başarı yollarını açacağını vaat etmektedir. (Ankebût 69) Doğruları en bilen Allah’tır.
***
İKTİDARI VE MUHAFETİ İLE KAPİTALİZME KÖLE OLMUŞ MÜSLÜMANLAR! SOLCULAR! NEREDESİNİZ? HANGİ DELİĞE SOKULDUNUZ DA ÇIKAMIYORSUNUZ?
Ali Rıza Demircan - Mirat Haber