Gündem
Bu zulüm artık bitsin
“Zina değil evlilik” diyerek 18 yaşın altında nikahlanan anneler, kendi rızaları ile girdikleri ‘dünyaevi’ni zindana çeviren hukuki uygulamaların sancılarını çekiyor. Erken yaşta evlendikleri için haklarında açılan kamu davaları neticesinde eşleri tutuklanan annelerin çilesi bitmiyor.
BİZİM DEĞİL KANUN UYGULAYICILARININ AYIBI
Türkiye genelinde 3 bin 830 aile ve 9 bin çocuğu mağdur eden bu hukuk garabeti ile erken evlilik yapan erkekler, tecavüz suçu kapsamında yargılanıyor ve ağır hapis cezalarıyla karşılaşıyor. O mağdurlar arasında yer alan Gamze Eraydın, 2011’de evlendiği Serkan Eraydın’ın 2017 yılında tutuklandığını ve 6 yaşındaki kızıyla yapayalnız kaldığını ifade ediyor. Tek suçunun, hayallerini süsleyen gelinliğini giydiğini ifade eden Gamze Eraydın, “Hem kendi hem de ailelerimizin rızasıyla yuva kurduk. Ancak yıllar sonra kamu davası sonucu gelen hapis cezasıyla mağdur edildik. Eşimi tecavüzcülerle bir tutup aynı koğuslarda yatırıyorlar. Bu bizim ayıbımız değil bu kanunları koyanlar ve uygulayanların ayıbıdır. Biz suç işlemedik, yuva kurduk” diyor.
GEZİP TOZSAYDIK SUÇ DEĞİLDİ!
“Erken evlendik diye kadın başımıza çocuklarımızla ortada kaldık” diyen Mahinur Bilmez ise eşinin yıllardır cezaevinde olduğunu belirtiyor. Eşi Ali İhsan Bilmez’in “evlilik suçu” dolayısıyla Denizli Kocabaş Cezaevi’nde tutulduğunu belirten Mahinur Bilmez, “18 yaşın altındayken severek yaptığım evlilik suç sayıldı. Evlenmeyip Batılılar gibi gezip tozsaydık herhangi bir cezası yoktu ama ‘Allah’ın emri Peygamber’in kavli’ ile aile oluşturduğumuz için eşime kelepçe taktılar. Evliliğimizin 7’inci yılında 7 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılan eşime tecavüzcü muamelesi yapan bu sistem ne zaman değişecek? Her bayram bizler için zehir...” ifadelerini kullanıyor.
ÇOCUĞUMU BİR BAŞIMA BÜYÜTMEK İSTEMİYORUM
Erken yaşta evlenenleri tecavüz gibi ağır bir ithamla aynı kefeye koyan ve eşleri birbirinden ayıran kanunlara isyan eden Beyza Apaydın, “Severek evlenen binlerce insandan biriyim, tek farkım yaşımdı. Bu eşimi tecavüzcü yapmaz. Çocuğumu babası cezaevindeyken dünyaya getirdim, ama bir başıma büyütmek istemiyorum” şeklinde konuşuyor. Apaydın, yaşadığı zorlu süreci şöyle anlatıyor: “6.5 aylık hamileydim. Ansızın sabahın köründe gelip eşimi aldılar evimizden. 9 yıl 2 ay ceza ile hayallerimize, gençliğimize, çocuğuma verilmiş bir ceza bu. Ben daha ne olduğunu bile anlamamıştım. Eşimin dediği tek şey ise ‘karım hamile o üzülmesin’ oldu. Ha bugün yarın gelecek diye bekledim ve nice bayramlar geçti... Ben çocuğumu bir başıma dünyaya getirdim, bir başıma büyütmek istemiyorum. Dayanacak gücüm kalmadı.”
KAÇ BAYRAM DAHA HASRET ÇEKECEĞİZ
Gazetemize konuşan Keziban Çorbacı’nın feryadı da aynı: “Sırf yuva kurdu diye evladının gözleri önünde ellerine kelepçe takılmayı hak etmedi benim eşim. Çocuklarımız Furkan ve Ümmühan daha kaç bayram baba hasreti çekecek? Devletimiz, göz pınarlarımız kuruyunca mı sevdiğimize kavuşmamıza mani olmayı bırakacak? Çocuğumun babasına cezaevindeki açık görüşte ‘Baba neden evimize gelmiyorsun, sen gelmezsen ben de bir daha gitmeyeceğim’ sözünü duyan ve yüreği parçalanan benim gibi yaralı annelerin derdine ne zaman derman olunacak?”
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber:
FARUK ARSLAN