AKİT MENÜ

Gündem

Yuva yıkan 6284, barışmak isteyene bile ceza yağdırıyor

Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde hayata geçirilen 6284 Sayılı Kanun ile aile yapımızın ve geleneklerimizin altı oyulmaya devam ediliyor.

2017-11-21 17:22:03

AİLE İÇİ DAYANIŞMA GÜÇLENDİRİLMELİ

İstanbul Aile Danışmanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Zafer Avcılar, “Aile bütünlüğünün korunması için aile danışmanlığı kurumunun güçlendirilmesi gerekir. Danışmanlar bu süreçlerde aktif olarak rol almalı. Hâkim uzaklaştırma verdiği süreçte danışmanlara görev vermeli ki, aile yeniden güçlenebilsin. Çiftler psiko-sosyal destek almalı” dedi.

* Hiçbir şiddet içermeyen ufak bir tartışmada, inceleme yapılmadan 6 ay uzaklaştırma cezası alan çift, tekrar konuşmak için bir araya geldiklerinde 10 günlük hapis cezasına çarptırıldı.

* Hanımı için hediye yaptırarak uzlaşmaya giden eş gözaltına alınarak 6284 nedeni ile zorlama hapsine maruz kaldı.

6284 SAYILI YASA BOŞANMAYA ODAKLI

Aileyi Koruma ve Destekleme Derneği Başkan Yardımcısı Yasemin Çoban, “Bu yasa Türkiye’ye göre hazırlanmış bir yasa değil. Avrupa’ya uygun olabilir. Her ülkenin kendi sorunlarına, kendi iç dinamiklerine, ilkelerine göre çözüm bulunur. Aile yapımıza uygun bir yasa değil. Bizim aile yapımız büyüklerin yönlendirdiği, akrabaların, arkadaşların, dostların yardımcı olduğu bir yapı. Batı’da sadece kurumlar sorun çözücü” dedi.

İslam dininin en hassas olduğu konuların başında gelen ve toplumsal ahlakın önemli yapı taşlarından biri olan aile kurumunun dibine, Avrupa Birliği uğruna getirilen 6284 sayılı kanunla adeta dinamit koyuldu. Toplumumuzu, Batı toplumlarından ayıran en önemli unsur olan güçlü aile yapısı, AB uğruna yok edilmek isteniyor. Uyum yasaları sebebiyle hayata geçirilen bu kanun, 2012 yılından bu yana birçok yuvayı da dağıtmış durumda.

“UZAKLAŞTIRMA KARARIYLA HERKES KENDİ DÜNYASINA GİDİYOR”

İstanbul Aile Danışmanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Zafer Avcılar, Milli Gazete’ye yaptığı açıklamada aileye rehabilitasyon desteği yapılmadığını ve bunun kanundaki boşluk olduğunu söyledi. Avcılar, “Aile bütünlüğünün korunması için aile danışmanlığı kurumunun güçlendirilmesi gerekir. Danışmanlar bu süreçlerde aktif olarak rol almalı. Hâkim uzaklaştırma verdiği süreçte danışmanlara görev vermeli ki aile yeniden güçlenebilsin. Uzaklaştırma veriliyor, herkes kendi dünyasına gidiyor ve boşanma oluyor. Bana göre boşluk burada. Ek bir karara ihtiyaç var. Çiftler psiko-sosyal destek almalı.” ifadelerini kullandı.

“BU YASA BOŞANMAYA ODAKLI”

Aileyi Koruma ve Destekleme Derneği Başkan Yardımcısı Yasemin Çoban, gazetemize yaptığı açıklamada yasanın Türkiye’ye uygun olmadığını belirterek, “Bu yasa Türkiye’ye göre hazırlanmış bir yasa değil. Avrupa’ya uygun olabilir. Her ülkenin kendi sorunlarına kendi iç dinamiklerine, ilkelerine göre çözüm bulunur. Bizim aile yapımıza uygun bir yasa değil. Bizim aile yapımız büyüklerin yönlendirdiği, akrabaların, arkadaşların dostların yardımcı olduğu bir yapı. Batı’da sadece kurumlar sorun çözücü.” dedi. Çoban, “Hakimlerin verdiği uzaklaştırma cezası aileyi olumsuz etkiliyor. Bizim yapımıza göre akrabalar, dostlar, arkadaşlar devreye girer çoğunlukla sorun çözülür, evlilik devam eder. Fakat kanunda bu ara çözüm yolu yok. Bu yasa daha çok boşanmaya odaklı. Aileler boşanmaya değil barışmaya, çözüme odaklı yollara yönlendirilmeli. Kadın cinayetleri bu yasaya doğrudan sebep olarak gösterilmemeli. Eşlerini öldüren erkekler genellikle ruhsal sorunları olan, uyuşturucu veya alkol bağımlısı olan erkekler. Bu sorunlar çözülmeden cinayetler de önlenemez. Yasa da önleyemedi zaten.” diye konuştu.

Hiçbir şiddet içermeyen ufak bir tartışmada, inceleme yapılmadan 6 ay uzaklaştırma cezası alan çift, tekrar konuşmak için bir araya geldiklerinde 10 günlük hapis cezasına çarptırıldılar.

Uzaklaştırma cezası alan kişi, eşine barışma niyetiyle çiçek göndermek istedi fakat kanuna takıldı ve kişiye, herhangi bir şekilde iletişim kurmasının yasak olduğu belirtildi.

Hanımı için hediye yaptırarak uzlaşmaya giden eş gözaltına alınarak 6284 nedeni ile zorlama hapsine maruz kaldı.

Eşi ile barışmak isteyen kişi iletişim kurduğu gerekçesi ile 6284 kanunun dayatmasıyla gözaltı muamelesine maruz kaldı.

* Uzaklaştırma cezası alan kişi, eşine barışma niyetiyle çiçek göndermek istedi fakat kanuna takıldı ve kişiye, herhangi bir şekilde iletişim kurmasının yasak olduğu belirtildi.

* Eşi ile barışmak isteyen kişi iletişim kurduğu gerekçesi ile 6284 Sayılı Kanun’un dayatmasıyla gözaltı muamelesine maruz kaldı.

KOMŞULUK KÜLTÜRÜNÜ KORUMALIYIZ

Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Ebru Asiltürk, Dünya Komşuluk Günü münasebetiyle toplumsal değerlerimizin temelini oluşturan komşuluk kültürü üzerine konuştu.

Asiltürk, komşuluk kültürünün ve hakkının dini bir vecibe olduğunu ifade ederek, günümüzde bu değerlerin yozlaştırıldığını söyledi. Parti olarak başlattıkları, “Komşuna iyi bak” projesiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Asiltürk, “Bu projemiz ile komşularımızın kapısını çalmaya devam edeceğiz. Zira komşuluk sadece bir güne sığdırılabilecek bir kavram değildir. Saadet Partisi Kadın Kolları olarak, içinde bulunduğumuz bu zaman diliminde komşuluğun hem fert olarak, hem aile olarak hem de toplumsal olarak hepimize ‘iyi’ geleceğine inanıyoruz” dedi.

Ebru Hanım, toplumumuzun temel değerlerinden olan komşuluk kültürü hepimiz açısından önemli. Ancak son yıllarda bu konu giderek yozlaştırılmaya çalışılıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, içinde bulunduğumuz dönem ve şartları dikkate alacak olursak insanların en çok yalnızlaştırıldığı, güven duygusunun zedelendiği bir dönemi yaşadığımızı gözlemlemekteyiz. Modern hayatın getirdiği bazı şartlar insanı ‘kalabalıklar içindeki yabancı’ durumuna getirmiştir. Zorunlu ilişkiler dışında ‘herkesin kendi işine baktığı’ bir hayat anlayışı günümüzde hakim durumdadır. Bunun yanı sıra çok sık yaşanan olumsuz olayların beraberinde güvensizliği de getirdiğini, insanların bu sebeple yalnızlaşmayı seçtiğini görmekteyiz. Bu da bizi oldukça üzmektedir. Evet, sosyal hayatımız pek çok alanları ile değişikliğe uğramıştır, daha da uğrayacaktır. Bu kaçınılmazdır. Ama bu değişikliğin, bizim bazı olmazsa olmaz değerlerimizi de alıp götürmesine izin vermemeliyiz.

KOMŞULUK HAKKI KUTSALDIR

Komşuluk hakkı da bu anlamda dini bir vecibe. Toplum olarak bunu yerine getirebiliyor muyuz?

Bu soruya cevaben üzülerek belirtmeliyim ki; bırakın bu hakları yerine getirmeyi, yıllardır aynı binada yaşadıkları halde birbiri ile tanışmayan, komşuluk ilişkilerine girmeyen insanların, ailelerin olduğu bir dönemdeyiz. Dinimizde “komşu hakkı” çok önemlidir. Bütün komşulara eşit davranılır. Her insana, Allah’ın yarattığı mükemmel bir varlık” anlayışı ile muamele edilir. Ve en önemlisi, kişinin inancı, etnik kökeni, sosyal statü ve konumu, ona yönelik davranışın niteliğinin belirlenmesinde etkin değildir. Onun hakları, kutsal kabul edilir. Bugün ise toplumsal olarak kutuplaştırıldığımız, herkesin birbirini ötekileştirdiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu milletin özünde yer alan “insan sevgisinin” yok edilip, yerine “çıkar ilişkilerinin” konması “toplumsal huzur ve barışımızı” zedelemektedir.

MERDİVENDEKİ BİR SELAM SIKI BAĞLARA VESİLE OLUR

Yaşananlara rağmen bu ilişkilerin güçlendirilmesi için neler yapılabilir? Sizin bu konuda tavsiyeleriniz nelerdir?

Tüm bu olumsuz anlayış ve olayların bizim olmazsa olmaz değerlerimizi alıp götürmesine izin vermemeliyiz. Bu gibi konularda daha duyarlı olmamız gerekiyor. İlk bakışta basit gibi görünen küçücük girişimler, yeniden komşuluk ilişkisinin oluşumunu ve devamını sağlayabilir. Merdivende karşılaştığımız komşumuza vereceğimiz bir selam, göstereceğimiz bir güler yüz, samimi bir hal-hatır sormak, gerektiğinde kapı komşumuza bir ihtiyacının olup olmadığını sormak, hatta pişirilen yemekten bir tabak ikram edivermek komşular arasında oluşacak sıkı bağların bir ilk adımını oluşturabilir.

KOMŞULUK EN DEĞER VERDİĞİMİZ KONUDUR

Toplumsal duyarlılık gerektiren konuların üzerinde duran Saadet Partisi Kadın Kolları olarak, Komşuluk Günleri kapsamında nasıl bir çalışma gerçekleştirdiniz, bahseder misiniz?

Saadet Partisi Kadın Kolları olarak toplumsal huzurun, barışın ve refahın temelini, insanlar arasındaki ilişkilerin sağlam olmasına bağlıyoruz. İşte bundan dolayı bizim temellerimizi oluşturan değerlerimizi yıkmaya çalışan güçlere fırsat vermemek adına çalışmalarımızı bu değerlere sahip çıkmaya yönelik gerçekleştirmek istiyoruz. Biz Saadet Partisi Kadın Kolları teşkilatları olarak Türkiye genelinde komşuluk günleri kapsamında komşu ziyaretlerimizi gerçekleştirdik. Çeşitli hediyelerle komşularımızın kapısını çalarak; onlarla yeniden bağlarımızı kuvvetlendirmeye, unutulan değerlerimizi canlandırmaya ve insana sadece insan olduğu için değer vermenin önemini anlatmaya çalıştık. Kısacası partimizin sadece seçim partisi değil; değerleri, inançları ve kültürü ile köklü bir parti olduğunu ve insanlığın saadeti için çalıştığını ve çalışacağını göstermiş olduk. Ayrıca başlatmış olduğumuz “Komşuna iyi bak” projesiyle bundan sonra da komşularımızın kapısını çalmaya devam edeceğiz, zira komşuluk sadece bir güne sığdırılabilecek bir kavram değildir. Saadet Partisi Kadın Kolları olarak, içinde bulunduğumuz bu zaman diliminde komşuluğun hem fert olarak, hem aile olarak hem de toplumsal olarak hepimize “iyi” geleceğine inanıyoruz.

İlişkili haber:

6284 yuva yıkıyor

SİYASİ BİRLİKTELİKLER DE KOMŞULUK İLE KURULUR

Ebru Hanım, son olarak bireysel komşuluğun dışına çıkacak olursak Türkiye’nin sınır komşuları ile ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle bu sorunuza cevap vermeden belirtmeliyim ki, sınır komşularımız son dönemde yaşanan olaylar sonucunda adı başka, kimliği başka hale getirilmiştir. Devletlerin ismi aynı durmakta lakin kimlikleri bozularak değiştirilmektedir. Sınırlarımızdaki örgütlere o kadar çok silah ve mühimmat yapılmakta ve yönetimlerine o kadar müdahale edilmekte ki şu an ABD ve İsrail ile sınır komşusu haline geldik desek yanılmayız. Bizler, bu coğrafyanın sorunlarının çözümünü, komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılı olmak kaydıyla, bölge ülkelerinin beraberliğinde gerçekleşeceğine inanıyoruz. Çözüm için farklılıklarımızdan hareket ederek ayrılığa düşerek değil, ortak noktalarımızın birleştiriciliği ile sonuç alacağımızı biliyoruz. Yanlış stratejik ortaklıkların, bölgenin parçalanmasına sebep olduğu artık görülmelidir. Özellikle sınır komşularımızdan başlayarak, “İslam Birliği” çatısı altında, tüm Müslümanları bir araya toplayarak, hak ve adalete dayalı, “Yeni Bir Dünya” kurma hedefiyle hareket etmeliyiz. Aksi halde kapısını çalacağımız bir komşumuz bile kalmayacak.

KAYNAK: MİLLİ GAZETE

Yorumlara Git

İsrail’den skandal talimat! Savaş kuzeyde resmen başladı

Amerikalılar Trump’ın mitinginde dehşeti yaşadı! Gizli Servis bilerek müdahale etmemiş

İsrail’in vaadettiği serveti elinin tersiyle itti: Kanlı para istemem!

Bazı fakülte ve enstitülere kapatma kararı Resmi Gazete'de

Hukuk tarihinde bir ilk! Resmen başladı: Kirayı o belirleyecek…