FARUK ARSLAN  İSTANBUL 

Aile politikalarında ‘feminazi’lerin buyruklarına uyulan Türkiye’de istatistikler, yarınlarımızın tehlike altında olduğuna işaret ediyor. Evlilik yollarının önünün kapatılarak adeta zinaya teşvik uygulamalarının işletildiği Türkiye’de annelik yaşının ileri dönemlere kaydığı tespit edildi. Mor Çete zihniyetinin dayatmasıyla ‘çocuk evliliği’ yaftası vurulan genç evliliklerin yasak olduğu ülkemizde 18 ile 29 yaş arasında anne olan kadın sayısının ciddi oranda azaldığı belirlendi. Veriler; bebeğin sağlıksız dünyaya gelebilmesinin önünü açan, 3 ve daha fazla doğum ihtimalini düşüren ileri yaş doğumlarının ise arttığını gösteriyor.

GENÇ EVLİLİK YOK, ‘GEÇ’ DOĞUM VAR

Genç evliliklere karşı çıkılarak, hanımların sağlıklı bebek dünyaya getirme evresinin ötesine taşınmak istenen doğumlarda aile düşmanlarının istediği oluyor. 18 yaş altında zina yapanları “genç”, aynı yaş grubunda evlenerek yuva kuranları ise “çocuk” olarak niteleyen yurt dışı destekli Mor Çete zihniyetinin aklıyla hareket edilmesinin yıkıcı sonucu gelecek nesillerimizi tehlikeye atıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2008-2017 yılları arasındaki doğum oranlarına göre ülkemizde 18-19 yaşında annelik yaşayanların sayısı yüzde 36 azalışla 54 bin 449 olarak kayıtlara geçti. Yüzde 20-24 yaş grubundaki kadınların anne olma oranı yüzde 20 düştü ve 301 bin 196 oldu. Orta dönem olan 25-29 yaş arasında dahi doğum oranlarının azaldığı Türkiye’de, söz konusu yaş grubunda doğum yapan kadınların sayısı yüzde 3 azalışla 401 bin 814’e geriledi.

İLK DOĞUM YAŞI 40’A KADAR İLERLEDİ!

Rakamlar, 10 yıllık süreçte doğum oranlarının ileri yaş grubuna kaydığını gösteriyor. Bebeğin sağlıksız dünyaya gelebilmesinin önünü açan ileri yaş evlilikleri ve doğumlarına itilen ailelerin sonucu olarak Türkiye’de 30-34 yaş grubunda anne olanların sayısı yüzde 25 artarak 308 bin 176’ya çıktı. 35-39 yaş grubundaki annelerin sayısı yüzde 60 artışla 165 bin 264’e yükseldi. 40-44 gibi ileri yaş grubunda doğum sayısı ise yüzde 27 artarak 33 bin 115’e ulaştı. Ortalama olarak 30-44 yaş aralığında doğumların yüzde 37 arttığı kaydedildi.

BU BAŞARI AİLE DÜŞMANLARININ

TÜİK istatistikleri, doğurganlık hızının da düştüğünü gözler önüne seriyor. Verilere göre Türkiye’de doğurganlık hızı 1980’de 4 çocuk iken 2017 yılında 2.07 çocuk olarak gerçekleşti. Doğurganlıktaki bu oran, nüfusun yenilenme düzeyi olan 2.10’un altında kalındığını gösterdi.

İleri yaş doğumlarının yükselmesinin diğer bir sonucu olarak canlı doğan bebek sayısında gerileme yaşandı. 2017’de, bir önceki yıla göre canlı doğan bebek oranı yüzde 1,6 azalarak 1 milyon 291 bin 55’e düştü.

ÇOCUK NÜFUS ORANI DA DÜŞÜYOR

Aile politikalarında atılan yanlış adımların yıkıcı bilançosunu Akit, daha önce de istatistiklerle gözler önüne sermişti. 18 yaş altı akran evliliklerinin yasak kapsamında olmasının yanı sıra, aile birliğini bozan ve boşanmaları artıran 6284 sayılı kanun ve süresiz nafaka gibi hukuki uygulamalar, sezaryen doğum metodu, kısırlık etkisi olan gıdalar nedeniyle, Türkiye’de çocukların nüfusa oranının korkunç bir şekilde azaldığı ortaya çıkmıştı. Akit, çocukların nüfusa oranının yüzde 30’dan yüzde 28,3’e gerilediğini belgelemişti. 2075’te yüzde 17.6’ya düşmesi öngörülen çocukların genel nüfusa oranı, geleceğimizin tehlike altında olduğunu gösteriyor.

BOŞANMALAR ARTIYOR

Akit’in TÜİK verilerini derleyerek yayınladığı bir diğer haberde, ülkemizde son 10 yılda 1 milyon 200 bin çiftin boşandığı gündeme getirilmişti. 2006’da 93 bin olan boşanma rakamının, 2017’de 140 binlere yaklaştığına vurgu yapılan haberimizde, aile birliğinin dağılma evresine getirildiği ifade edilmişti.